Dernière Prise de Souvenirs






O kadar garip ki şu anda bunları yazmak,karanlığı anlamlandırmak. Boşluğu. 
Siz hiç kahramanınızı kaybettiniz mi? Ben kaybettim. Aynı zamanda neşemide kaybettim. Hayallerimi, belkide benliğimi... Gülüşleri kaybettim. En derinden sevişleri, ateşli sevişmeleri... kırmızıyı kaybettim. 

En yakın arkadaşımı kaybettim biliyor musunuz? Arka odamın kapısının kilidini kaybettim. Kaçtığım sığnağımı, sırtımı dayadığım duvarım yıkıldı, altında kaldım. Kurtulamadım. Siyahlara alıştım, grilerden kaçak, beyazlara hasret oldum.

Uykularınızı hiç yitirdiniz mi, sonsuz, güneşsiz günlere uyandınız mı? Ben her gün uyanıyorum biliyor musunuz? Ölmeden cehennemi yaşıyorum 6 metrekarelik odamda.Her sabah aynı yüz ile uyanıyorum. Yakazadan, suri arafa.

Yapayalnızım biliyor musunuz?  Kalabalıklar içinde, kendi kahkahamda boğuluyorum. Ne fırtınalar diniyor içimdeki denizde, ne yalanlarım bitiyor aynadaki zahirime. Kendimi kandırıyordum. Siz hiç kendinize yalan söylediniz mi ? Ben söylüyorum.Kendimden çok onu düşünüyorum. Ne de güzel sigara tutardı diye. Yakınca ucuna üfler idi diyorum. Böyle diye diye kim bilir kaçıncı sigarayı yakıyorum. Her nefeste biraz daha,git gide daha derine batıyordum. En derinin de derinine. 

Hepimizin kahramanları vardır. Yok mudur? Benim vardı. Gidene kadar. Nasıl tarif edilirdi bilemiyorum, bu acı, bu sevgi, bu kırmızı,en güzelinden olan mavi... Yaşanacak lacivert gecelerin, parıltılı gümüşi beyazları. Hele o gülüşünün cezbedici sıcaklığı...Tek özel gücü vardı zaten, o da; çok güzel gülmesiydi. Neden, nasıl bu kadar güzel gülebiliyorsun diye sorduğumda, "güzel gülenler, en ağır acıları çekenlerdir" demişti. Gözlerim dolmuştu. Ama anlamamıştım ki herkes gülmeyi başaramaz. Ben başaramadım kahramanım,gülüşünden öperim,özür dilerim.


Hiç yorum yok: